21 Kasım 2016 Pazartesi

Baharda Bozcaada Turu

Gökçeada'dan sonra Bozcaada'yı da anlatmak icap eder elbete :) Yıl 2012,ilk kültür turum Kuzey Ege.. Pek çok yer gördüğümüz programın bir parçası da Bozcaada idi.. Kaleyi gezmiş, balık yemiş,Ayazma plajında denize girmiştik..Tadı öyle damağımda kalmış ki iki yıl sonra iki günlük bir program hazırladık Bozcaada için..

Akvaryum Koyu




Geyikli'ye gelip buradan arabalı vapur ile adaya geçiyoruz. Otelimiz biraz içeride kalıyor. Apollon hotel.. Çok şirin bir otel..Eşyalarımızı bırakıp kahvaltı yapmak için çıkıyoruz. Çiçek pastanesinin çok meşhur olduğu söyleniyordu biz de buraya gittik.. Meşhur olmakta hakkı varmış. Gerçekten muaazzam bir kahvaltı sofrası kuruldu..Domates reçeliyle burada tanıştım. Değişik tabi ama kesinlikle güzel bir tadı var.İşletenler de o kadar sıcak insanlar ki zorlasak ahbap çıkabilirdik.

Arabamız olduğu için adayı gezmek çok rahat.Haziran ayı olduğu için hazırlıklı geldik,denize gireceğiz. Ayazma plajı en meşhur plajı adanın.. Su çok soğuktu fakat hevesimizi alıp çıktık..Sonra Akvaryum koyuna gittik. Turla buraya gelmemiştik. Burası da denize girmek için olağanüstü bir alternatif..Bulmakta biraz güçlük çektik onu da söyleyeyim.. Otele dönüp duş vs hazırlanıp tekrar çıkıyoruz. İstikamet akşam yemeği.. Adadaki sokaklar öyle şirin,restaurantlar öyle güzel dekore edilmiş ki insan karar vermekte zorlanıyor. Asmalı meyhaneyi tercih ettik.,Mezelerin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim.

Çiçek Pastanesi



İkinci günümüzde kaleyi,gönlümüzce sokakları geziyoruz. Akşama hazırlık var. Rüzgar gülleri manzarasında güneşi batıracağız. Gün doğumu ve gün batımı en sevdiğim fotoğraf karelerinden..Her gittiğim yerde de imkânlar elverişli olduğu sürece fırsatları değerlendiriyorum. Santorini'de olduğu kadar coşkulu bir kalabalık olmasa da bütün köşeler tutulmuş..Buranın ritüeli adanın meşhur şaraplarından alarak burada güneşin batışını keyifle izlemek. Ben alkol kullanmıyorum ama keyfini çıkarmak için buna gerek de yok..

Bozcaada insanlarıyla ve doğasıyla insana huzur veren bir yer. İki günlük İstanbul'un karmaşasından stresinden uzaklaşıp kafa dinlemek için ise son derece ideal bir yer..Yaz sezonunda gittiğiniz zaman, kalabalıktan keyif almayanlar için söylüyorum,fırında ekmek bile kalmıyor. Haziran ya da Eylül ayları tercihiniz olsun derim. Adanın lezzetli reçellerinden tatmadan dönmeyin derim.  
Tatiliniz bol olsun..


sun goes down

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder