19 Kasım 2016 Cumartesi

Taşların Sessiz Senfonisi "Kapadokya"

Göreme
Güzel atlar ülkesine ilk kez üniversitede bir okul gezisi ile gitmiştim. Evlendikten sonra eşimle birlikte bir kez daha gidecek olmak zaten çok heyecan vericiydi. Önceki gidişim Nisan ayındaydı..Nevşehiri bahar sıcağında dolaşmıştık. Şimdi ise -17 derece olan Ocak ayında yılbaşının hemen ertesinde ziyaret edecektik.

Nevşehir peri masalı gibi bir yer.. Karlar altında bir başka güzel..Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri..Mimarisi öyle büyüleyici ki her mevsim ayrı bir güzellik katıyor.

Uçhisar kalesi ile başladık gezimize..Burada müzekart geçmiyor. Merdivenleri tırmanarak tepeye ulaşıyoruz. Manzara ayaklarınızın altında, her açıdan manzarayı fotoğraflamak istiyoruz. Buradan indikten sonra yakın sokaklara şöyle bir göz atıyoruz..Her bir köşe başı farklı bir fotoğraf  kadrajı sunuyor size.. Sonraki durağımız Göreme açık hava müzesi..Burada müzekart geçiyor ve kalabalık bir turist kafilesi var..Havanın nasıl soğuk olduğunu izah etmem mümkün değil.. İstanbul soğuğundan bambaşka, böyle soğuk görmedim diyebilirim. Buradan sonra sırayla Paşabağı, Zelve ve meşhur üç güzelleri görerek günü bitiriyoruz. Üç güzeller çok bilinen bir hikâyedir. Nevşehir'in sembolü haline gelmiş diyebilirim. Birbirini seven ve bir çocukları olan, aile onayı alamayan çift, kaçarken yakalanmamaları için Allah'a yakarışta bulunur. Allah bunun üzerine sevenleri taşa çevirir.

Üç Güzeller

Avanos'ta ilginç bir müze bulunuyor. Saç müzesi,..Gelen ziyaretçiler saçlarından bir parça keserek müzeye bırakıyorlar. Bunun sebebi de; Kapadokya'yı gezmeye gelen Fransız bir kadın çömlek atölyesinde Chez Galip'le tanışır ve aralarında br yakınlaşma olur. Üç ay burada kalan  kadın ülkesine geri dönmek zorunda kalınca saçından bir tutam keserek atölyenin duvarına asar.Sonra atölyeye gelenler hikâyeyi dinleyip saç bırakmaya başlayınca atölye müzeye dönüşür. Hayatımda gördüğüm en ilginç (!) müze :)
Zaman çok tuhaf bir kavram gerçekten.. Sekiz yıl sonra bu coğrafyaya geliyorum sanki ilk kez gelmişim gibi bir his uyanıyor içimde. Belki de yılların getirdiklerindendir.. İlk gelişimde üniversitede daha 20'li yaşlarda bir öğrenci iken şimdi ise 29 yaşında evli bir kadınım..Bıraktığı tat elbette ki bambaşka..

Biz bu seyahatimizde otel konaklaması yapmadık. Ancak gidenlerden Rox Cappadocia ve Museum otelin muazzam olduğu yönünde duyumlar aldım.

Avanos'ta temenni tepesi,Göreme'de aşıklar tepesi, kaya oteller, kızılırmak... Bunlar görebildiğimiz diğer yerler.. Yer altı mağaralarına gidemedik. Onları bir sonraki gidişime saklıyorum..Kapadokya kışın da çok güzel ama gezmek oldukça zor oluyor gerçekten.Normal şartlarda iki günde tüm bölgeyi gezmeniz mümkün ancak Ocak ayında hava şartları buna elvermiyor. Ihlara vadisi de görülmesi gereken yerlerden..Üniversite yıllarında buraları görmüş olduğum için aklım kalmıyor. Burası da tekrar ve tekrar gelinmesi,görülmesi gereken yerlerden..Türkiye bir cennet.. Tüm bu güzellikleri görmeye ya zamanımız olmuyor ne yazık ki ya da paramız..

Hayat gezince güzel..


Uçhisar



zelve




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder